sdfssdfsdfdfGeçmişte deneyim, birikim ve başarı dikkate alınır, abuk sabuk isteklerle yarışmacı baştan soğutulmazdı."
Bugün yarışmalara bakıldığında genellikle genç ekiplerin katılımına rastlanıyor. Bu durum sizin yarışmalara katıldığınız dönemde de böyle miydi? O dönemdeki yarışmacı profilini nasıl tariflersiniz?
Böyle değildi. O dönemde herkes katılırdı. Eskiler de katılırdı, yeniler de. Daha sağlıklı bir ortamdı. Şimdi eski yarışmacılar pek girmiyor.
Yavuz Selim Sepin, Baran İdil giriyor.
Yavuz bizden sonraki dönem, çalışkan çocuk, gayretlidir. Ben onu çok severim. Bir onun girdiğini görüyorum. Baran da yarışmaları seven bir insan. Hasan Özbay ile birlikte giriyorlar. Benim de elemanım olsa ben de girerim. Can'la (Elmas) da denedim, iki-üç yarışma yaptık.
Ben 54 senedir bu işin içindeyim. Ben neden yarışmaya katılmayayım? Ben bu kadar yarışma yapmış biriyim ama Türkiye'deki koşullar olumsuz. Ortamı düzeltmek, adil hale getirmek lazım. Bakıyoruz aynı adam 6 kere jüride. Başka adam yok mu? Bizim zamanımızda 2 bin mimar vardı şimdi 40 bin mimar var. Niye aynı adam 6-7 kere jüride? Olmaz. Bu ahbap-çavuş ilişkisi. Gel sen jüri ol diyor, hemen gidiyorlar. Ben daha önce yaptım jürilik demiyor kimse. Para bile etkileyebilir insanları.7 kere jüri olsan iyi para kazanmış olursun. Ama biz hiçbir zaman onları düşünmedik. Yani bugün suçluyorum belki ama bizim dönemimizde kimse jüri parasını düşünmezdi. Onu bir onur olarak sayardı. Ama bugün öyle olduğunu hiç zannetmiyorum. Bayağı zor bir iş. Adamlar emek veriyor 1-2 ay sen onu değerlendireceksin. Hep karşı çıktım. Can'a da söyledim hatta, Balıkesir Yarışması'nda jüriydi. 95 proje 2-3 günde değerlendirilemez.
Yakın dönem yarışmalarını takip ediyor musunuz?
Hayır. Yasasının da olmasına karşın bugün telif haklarına saygı gösterilmiyor! Müellifi olduğumuz Emniyet Genel Müdürlüğü yapılarından birini yıkıp yerine yapmayı düşündükleri yeni bina için (uyarılarımıza rağmen) bize haber vermeden proje ihalesi açabiliyorlar.70'li yıllarda böyle bir şey söz konusu değildi.1960-1980 döneminde anlaşmazlıklar geç de olsa çözülüyordu. Emniyet ve Bayındırlık Bakanlığı Genel Müdürlüğü yarışmaları ile ilgili haklarımızı Maliye Bakanlığı'nda iki yıllık süreç sonunda kazanmıştık. Bugün olası mı? Konuşabilirdiniz, tartışabilirdiniz ve kavga da etseniz kimse size kin tutmazdı. Nefret yoktu, rüşvet yoktu.
Geçmişte yarışma jürilerinin seçiminde, yarışma sonuçlarında aksaklıklar olsa da bugün yaşadıklarımızla kıyaslanamaz! Deneyim, birikim ve başarı dikkate alınır, abuk sabuk isteklerle yarışmacı baştan soğutulmazdı. Proje ücretleri üzerinde kurallara uyulur, kurban pazarlığı olmazdı! Proje fiyatları Mimarlar Odası veya Bayındırlık Bakanlığı ücret tarifesi ile saptanırdı. Bugün metrekare üzerinden pafta sayısı veya adam/saat olarak ne ararsanız var. Artan mimar sayısının sonucu olarak alınan bedeller de hizmetin kalitesini düşürecek derecede az!
Mimarlardan satın alma departmanları teklif istiyor bugün. Mimarlıktan haberi olmayan insanlar sizin kalitenizi değil verdiğiniz fiyatı değerlendiriyor ve firmalara proje hizmeti satın alıyor. Mimarın patronluğu geçerli olup, diğer uzmanlar mimarın yönetiminde çalışırlardı. Son olarak, önemli fark bilgisayarın yaşamımıza girmesi. Bilgisayar olmadan proje kararları daha çok düşünülerek verilip iki boyutlu çizimde belirli bir kalite ile ortaya çıkmaktaydı. Bilgisayar öncelikle sonsuz bir ''alternatifleri görelim'' kargaşası çıkardı. Hem de ''iki gün içinde''. Sonra bir ''3d max çiz de görelim" geldi. Projeyi çizmeden binaların iç mekân animasyonları yapılmaya başlandı. Bilgisayarda yapılan çizimler ekranda bakarken anlaşılırken basıldığında bilgi fazlalığı ve standartların olmaması nedeniyle çorbaya dönüyor bugün. Aydınger çizimler üzerinden mimari mühendislik koordinasyonu yapılırken bugün bilgisayarda süperpoze çizimi yapılıyor ama burada çakışmaları görecek göz kimde var? Ben, nostaljik olarak görülse de hala 5B kalemle eskiz yapıp, te ve gönye çizimi, falçata ile yaptığım maket yardımıyla tasarımı doğru buluyor ve özlüyorum.