Albert Speer


Bu hafta totaliter mimarlığı ve totaliter mimarlığın öne çıkan mimarı Albert Speer’i konuştuk ve tartıştık. Albert Speer 19 Mart 1905 Mannheim, Almanya da dünyaya geldi. Kendisi Nazi Almanyası’nın Alman Silahlanma Bakanı, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi üyesi ve Hitlerin yakın dostudur. Bir matematikçi olmak istemesine rağmen mimar babasının isteği üzerine o da mimar olmuştur. Totaliter rejimin mimarı da diyebiliriz. Albert Speer’in Hitlerin mimari kalemi olarak görüp göremeyeceğimizi tartıştık. Bulunduğu dönem içerisindeki atmosferde rejimin akışana kapılarak yapılarına inansa da aradan geçen uzun süre sonunda yapıların ve olayların arka yüzünü düşündüğünde insanları baskılamaktan pişman olduğunu itiraf etmiştir. Zeppelinfield’deki Lichtdom ya da Albert’in söylediği gibi ışık katedrali üzerine konuştuk. Belgeselden kısa bir kesit izledikten sonra mimarinin insanları nasıl manipüle ettiğini düşündük. Meydanın yüksek ışık sütunlarıyla çevrelenmiş olması insanlara dışarıda iken içerideymiş hissi uyandırıyor ve böylece topluluk kapsanılmış ve daha kontrol edilebilir kılınıyor. Burada amaç kötü olsa da hedeflenen iyi bir şekilde gerçekleştirebildiği için mimarisini iyi olarak nitelendirebilir miyiz? Albert Speer hapishaneye girmeden önce amaca karşılık verip vermediğini düşünerek kendisini iyi bir mimar olarak tanımlıyordu fakat hapishane yıllarında ise yapıları ne sebep üzerine yaptığını düşündüğünde pişmanlık duyuyor. Yapılan yapıların Roma dönemi yapılarıyla gerek yüksek olmaları ve geniş alan kaplamaları gerekse aynı ögelerin kullanılması açısından benzerliklerinin olduğu fark edildi. Roma devletinin çok güçlü olması ve mimarisiyle birlikte yüzyıllar boyu bilinmesi Hitlerin de güç ve iktidar isteği göz önüne alındığında esinlenilebilecek bir kaynaktır. Aynı zamanda devlet için kimlik arayışı da söz konusudur. İngiltere, Amerika ve diğer devletlerin mimarlığı düşünüldüğünde siyasi birlikleri zaten belirli bir süreçte oluştuğu için mimarileri de uzun bir süreçte, yavaş yavaş ve özümseyerek, kendilerine has bir dil oluşturmuştur. Bunun aksine Hitlerin var olan siyasi birliği hızla değiştirmesi bununla eş zamanlı olarak kısa bir sürede kimlik tanımlamasını gerektirdi. Bundan dolayı hali hazırda var olmuş güçlü bir imparatorluğun mimarlığı incelenmiş olabilir. Öyle ki, bütün bu yapılarda Hitlere has bir mimari dildir. Berlin’i yeniden tasarlama projesinde Hitler şehrin bir noktasından bir noktasına giden bir bireyin yolculuğu boyunca neler hissedebileceği üzerine saatlerce düşünüp her adımını kurgulamaya çalışarak şehrin planlamasını oluşturuyor. Yapı ölçeğinde olduğu gibi şehir ölçeğinde de insanı kontrol etme/baskılama durumu var. Yani yine güç vurgulanıyor. Aynı zamanda hayata geçirilmesi düşünülen Berlin kent planını geniş açıyla görülebilmek için bulunduğu yere Naziler tarafından taşınan bir de Zafer kulesi bulunur. Paris’te bulunan Almanya’nın ve Sovyet Rusya’nın pavilyonlarındaki farklılıkları ve aralarındaki iletişimi konuştuk. Expo durağan, sabit ve yine sütunlu, kütlesel bir yapıya sahip. Bunun aksine Sovyet Rusya’nınki dinamik ve hareketlidir. Expo Sovyet Rusya’nınkinden daha yüksektir ve üzerinde bulunan kartal heykeli Sovyet Rusya’nın pavilyonuna tepeden bakar. Günün sonuna yaklaşırken Hitlerin gücü yansıtmak için neden mimariyi seçtiğini tartıştık. Kısa bir sürede, yoğun, hızlı bir şekilde yeni rejim oluşturulması, bunun kimlik tanımlama süreci ve güçlü olduğu düşüncesini herkese aktarma çabası göz önüne alındığında ölçek olarak mimari yapılar ve şehir planlaması daha etkili olabilir. Günü Albert Speer’in Hitlerin yaptığı eskizlerin maketini yaparak Hitlerin doğum gününde Hitlere hediye etmesi hakkında güzel, kısa bir sohbet yaparak kapattık.
Katılımcılara Buluşmadan Önce Sunulan Kaynaklar
Katılımcılar
Şule Karabıyıkoğlu
Ali Furkan Kiracı
Furkan Filiz
Oğuzhan Koral
Sümeyye Yıldız
Sinem Celen
Hatice Koç
Kemal Öztürk
Büşra Karagöz
Denizhan Erinekçi
Rümeysa Karaman
Erkin Yaşar Çerik
Ahmet Fatih Tanç
Ferhat Akkurt
Eren Can Altay
#mimarlarneder #istanbultekniküniversitesi #itü #İstanbulTeknikÜniversitesi #AlbertSpeer