Han Tümertekin

"Egonun kontrolü karakter özelliğinden öte tasarım metodolojisi olarak algılanmalı."
1958 yılında İstanbul’da doğmuştur, 1982 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun oldu. 1988’de ise yüksek lisansını tamamladı. 2004 yılında B2 Evi ile Ağa Han Mimarlık Ödülü’ne layık görüldü.
Han Tümertekin dünyayı bütün olarak algılar. Yapıları tasarlarken bu dünyaya ait olması için hem yerelliği hem de evrenselliği benimser. Mekanı çevresiyle bütün düşünür. Çevresindeki fiziksel ve sosyal verileri tasarımlarına işler. Tasarlanacak olan yapının çevresindeki dokuyu ele alır. Malzeme seçimi yaparken yerelliğe öylesine önem verir ki yapı bulunduğu ortamdan koparılamaz bir parçaya dönüşür. Öte yandan sadeliğe verdiği önem evrensel ve zamansız tasarımlar ortaya çıkartır. B2 evi bu tasarım görüşlerini bütün olarak yansıtmaktadır.

Fotoğraf, Cemal Emden
B2 Evi, Ayvacık’ta bir yamaç üzerinde konumlandırılmış bir hafta sonu evidir. Yalın kütlesiyle dikkatleri cephe tasarımına ve araziye yerleşimine çeker. Ancak araziye yerleşme bakımından çevresindeki evlerden farklılık gösterir. Yapıyı eğime oturtmak yerine araziyi kademelendirerek yapıyı düz bir zemine oturtur. Bu yaklaşım sayesinde bahçe çevresinden çit veya duvar gibi elemanlara ihtiyaç duyulmadan , görsel bir sınırla ayrılır. Çevredeki geleneksel sınırlandırma yönteminden farklı olması bu yapıyı ait olduğu dokudan koparır mı?

Fotoğraf, Cemal Emden
Yaratıcılarının “B2 Evi’nin taşları ve betonları başka bir benzersiz ilişkiyi gizliyor. Bilen birinin rahatlığı, dinginliği, sakınımsızlığı, belki de gururuyla duruyor. Duruyor, yalnız. Fark edilmiyor, fark ettirmiyor kendini, orada olduğunu hissettiriyor; köyde yaşayanlar orada bir ev olduğunu biliyorlar, eve benzemeyen bir ev, hep gördükleri gibi olmayan bir ev, ama yaşayan, işleyen bir ev, ev gibi ev, olması gereken gibi ev, mimarın “Ol!” dediği ve ayağa dikilen ev. Belki hep ordaydı.” yorumundan eserlerini ‘’olgun ‘’ buldukları sonucuna varabiliriz. Peki her tasarım olduğundan daha iyi olamaz mı? Bir yapı tasarımcıyı tatmin edecek seviyeye nasıl ulaşır? Nasıl bu kadar inanabilir ve güvenebiliriz?
Tümertekin’e göre tasarımı başarılı ve özgün kılan tasarım problemini nasıl ele aldığımızdır. İhtiyaçlar arasından gerçek ihtiyacı bulup ona cevap aramak ve bulmaktan geçiyor. Diyelim aradık bulduk. Tasarım harika, inanıyoruz. Ya bulamazsak? Nerede yanlış yaptığımızı arayıp bulmak ve bunu düzeltmeye çalışmak yapılacak ilk iştir. Her tasarım böyle geri beslemeler yaşar. Fakat Tümertekin’in yöntemi sorunu kökünden çözmeye odaklanır. Hatayı başlangıçta arar, süreci suçlamaz. Projenin en başına dönüp ihtiyacı yeniden algılamayı, tekrar soru sormayı, tekrar cevap aramayı ve tekrar tasarım yapmayı zorunlu hale getirir.
Tasarımı sıfırlama yöntemi; emek, zaman ve mimarın egosuyla savaş halindedir. Yine de tasarım sıfırlandığında mimarın egosu kaybetmez. Tasarım doğru çözümle harika olacaktır ya da daha doğru çözümle daha harika olacaktır. Şimdi tasarımımıza inanıp güvendiğimiz kadar kendimize de inanıp güvenebiliriz.
Buluşma Katılımcıları;
Muhammed Furkan ÇELİK
İbrahim ERGİN
Dilara BİRSEN
Aslı DARICI
Melike İNAN
Zeynep ESENKAL
Beyza DALKILIÇ
Berna DERE
Mehmet KARADENİZ
Hüseyin ERMİN
Yusuf MAVUŞ
Yaşar GÜMÜŞ
Zeynep Ezgi GÜREL
Ayça GÜRTUNCA
Semih ÇÖMLEK
Ramazan SALTIK
Bilge UYSAL
Şahin AYDIN
Muratcan CANDAN
Mehmet Ali ÖRNEK
Emre TOSUN
Zehranur SOYDABAŞ
Tülay ÇAY
Cansu DAT
Ayşegül KAYA
Kerem Ali KOÇMAN
Salih BURAN
Abbas ABBASOĞLU
Pınar DOLGUN
Elçin Su AKSOY
Emel TUFEKDJOSKA
Elif EBRU
Asip ASİM
Abdussamed ÖZBEK
Ahmet Faruk ÖZDEMİR
Mahmut BULUT
Buluşma Öncesinde Önerilen Kaynaklar;
https://www.youtube.com/watch?v=mjnZ_DzSJEM
http://www.naturadergi.com/?p=3747
http://www.arkitektuel.com/b2-evi/
http://www.tamsanat.net/sanatcilar/eserleri.php?sanatci=290