Ricardo Bofill

Brutalizmin Ötesinde: Bofill'in Değişken Estetik Anlayışı
1939 doğumlu İspanyol mimar Ricardo Bofill, geniş kapsamlı çalışma ve sürekli değişen tasarım estetiği ile ünlüdür. Üniversiteden atıldıktan sonra ‘gezmeye’ ve ‘inşaa etmeye’ başlamış ve bir gezgin olmuştur. Mimari yaklaşımı onlarca yıl içinde gelişmiştir. Interdisipliner bir firma olan ve çatısı altında sosyologların, felsefecilerin, yazarların, ressamların ve matematikçilerin bir arada çalıştığı Taller de Arquitectura’nın kurucusudur.
‘The Factory’ adındaki Birinci dünya savaşında kapatılan; 45 yıl sonra hem yaşam hem de çalışma alanına dönüştürdüğü –bizce kendisinin harikalar diyarı olan- proje ile tüm dünyaca adı duyulmuştur. Brütalizmin hakim olduğu bu proje minimalist bir yaklaşım vardır. Bofill şatafatı sevmez, ve asla da sevmeyeceğini söyler. Burjuva yaşam stilini hiçbir zaman kanıksamamıştır. Tipik bir ev halkının ihtiyaç ve fonksiyonlarından ziyade fiziksel ve mental aktivitelerden yola çıkmıştır.
‘La Muralla Roja (kırmızı duvar)’ ve Franz Kafka anısına yapmış olduğu ‘Kafka Castle’ yapılarında geometrik kompozisyonlar, modüler çözümler, geleneksel yapım tekniğinin aksine çağdaş malzeme kullanımı ve konstrüktivizm akımının izleri gibi ortak özellikler görsek de belirgin farklılıklara sahiplerdir. La Murallo Roja, kasbah yapısıyla hint kalesini andırıyor ve kayalardan fırlıyormuşcasına olan formuyla doğa ile bir harmoni içindedir. Ama aynı zamanda doğaya kontrast renkleriyle bu uyumu kısmen bozar.
‘Xanadu’ adılı yazlık ev projesi de küplerden bir araya gelen modüler yapısı ve kaya üstünde duran kale konsepti ile diğer projeleriyle benzer özellikler gösterir. Fakat bu konut projesinde güneş ışığı, manzara ve gölge gibi verilere göre küplerin konumlanmış, çatılar detaylanmış hatta kıvrılmıştır. Konfor koşullarının göz önüne alınmasıyla bu proje geleneksel ve vernaküler mimarinin bir sentez örneğidir. Ayrıca bu projeyi çizerken mimarlar hiç plan ve görünüş üzerinde çalışmadan birimleri diagramatik olarak konumlandırılmıştır. Bu yönüyle biz öğrencilere projeyi anlatacak sunum ve çalışma yolunu bizim seçmemiz gerektiğiyle ilgili iyi bir örnektir.
Ricardo Bofill’in ‘Postmodern Housing Estate of Noisy-le-Grand’ isimli ütopya hayalindeki konutlar göçmen nüfusun kırsal ve yabancı mültecilere ev sahipliği yapması için inşa edilmişti. Postmodern ve neo-klasik stildedir. Kompleks dışa kapalı olduğu için sosyallik eksikliği vardır. Kaleyi, barakaları, imparatorluk şehrini ve hapishaneyi andıran bu yapı bize ütopyadan çok bir distopya çağrışımı yapar. Herkesin saraylarda yaşamayı hak ettiğini düşünen Bofill’in neden içerde her şeyin sessiz ve insan sayısının az olduğu bir yaşam tasarladığı kafamızda soru işaretleri bırakmaktadır.

Maltepe Üniversitesi Ricardo Bofill Buluşması (2018). Resim © Mimarlar Ne Der +?
Katılımcılara buluşmadan önce sunulan kaynaklar:
https://www.archdaily.com/575361/spotlight-ricardo-bofill
https://www.archdaily.com/294077/the-factory-ricardo-bofill
https://www.nowness.com/series/in-residence/ricardo-bofills-house-by-albert-moya
https://www.ssense.com/en-us/editorial/culture/ricardo-bofill-beyond-brutalism
https://theculturetrip.com/europe/spain/articles/ricardo-bofills-10-most-iconic-works/
http://www.arkitektuel.com/?s=ricardo+bofill
https://www.ribaj.com/culture/ricardo-bofill
https://www.archdaily.com/774578/a-utopian-dream-stood-still-ricardo-bofills-postmodern-parisian-housing-estate-of-noisy-le-grand
http://archeyes.com/family-house-at-the-emporda-ricardo-bofill-taller-de-arquitectura/
https://www.yellowtrace.com.au/ricardo-bofill-la-muralla-roja-spain/http://www.ricardobofill.com/
Katılımcılar:
Sena Kiremitçi
Sibel Öksüz
Cansu Soysal
Başak Saral
Abdullah Doğmuş
İrem Tomaekin
Melis Özaltun
Ayşe Didem Tekin