Adolf Loos

1870'de dünyaya gelen Loos, aldığı teknik ağırlıklı eğitimin ardından yapılarında ön plana çıkardığı geometrik yalınlık imajıyla döneminin iz bırakanlarından olmuştur. Yaşadığı dönemde ortaya çıkan Art Nouveau akımının gerektirdiklerinin tam tersi bir biçimde savunduğu mimarlık anlayışıyla farklı olmayı başarmıştır. Peki nedir Art Nouveau? Loos'un Art Nouveau akımıyla bu kadar çelişmesinin sebebi nedir?
Herkesin de bildiği gibi Art Nouveau, Klasisizm'i reddeden süslemenin ve organik formların hakim olduğu, doğada bulunan her canlıyı ilham kaynağı alabilen bir harekettir. Adolf Loos da ''Süsleme parayı heba etmektir.'' cümlesiyle ne kadar süslemeye karşı olduğunu ifade etmiş, süslemenin bir şeyi olması gerektiğinden fazla gösterdiğini savunmuştur.Bütün bu düşüncelerden de şu kanıya varılabilir; Loos, tasarımlarında estetikten çok, fonksiyonelliğine önem verir. Onun için bir yapı ne kadar işlevsel ise o kadar kıymetlidir. Mimarlığın sanatsal kısmını ikinci planda bırakmış denebilir. Tüm bu fikirlerinden ötürü de ''Mimarlık bir sanat mıdır?'' sorusuna ''Mimarlık bir sanat değildir.'' cevabını verebileceğini öngörebiliriz.

Villa Mueller. Resim © Wikipedia

Steiner House. Resim © Cargocollective
Loos'un bu mimari anlayışının esintilerini ortaya koyduğu çoğu eserde görüyoruz. Örneğin; 'Villa Müller' ya da 'Steiner Evi' projelerine bakıldığında, basit formlarla çalıştığı, işlevselliği ön plana çıkardığı ve planı mekanda çözümlemeye odaklı çalıştığı çok açık bir şekilde fark edilmekte. Örnek vermek gerekirse bu yapıların pencereleri cephedeki estetiği oluşturmak için değil, tamamen pencere ihtiyacını karşılamak amacıyla konulmuş, estetik kaygı güdülmeyen elemanlardır.Bu durum, mimarlığı estetik merkezli düşünen insanlara oldukça tuhaf gelse de, Adolf Loos'a göre bir yapı iki boyuta indirildiğinde resim gibi durmamalı yani bir tablo kadar estetik kaygı barındırmamalı, göze hitap etmesi için çaba sarf edilmemeli. Bu düşüncelerine rağmen bazı eserlerinde Loos'un da estetik kaygı içerişinde olduğunu, süslemelerden yararlandığını da görebiliyoruz.

American Bar, Viyana. Resim © saveur.com
Viyana'daki American Bar projesine bakıldığında iç mekanı gayet estetik biçimde tasarlamış, renk ve malzeme seçimlerini dikkatle seçtiğini söyleyebiliriz. Belki de estetik kaygı mimarlığın vazgeçilmez bir parçasıdır? Mimarlık yeryüzünde var olduğu sürece bu konu sorgulanacak gibi gözüküyor.
Her ne kadar düşünceleri çoğu mimarin düşüncesiyle uyuşmasa da Adolf Loos, Dünya mimarlık tarihine adını kazımış, süslemeyi bir suç olarak görmesinden dolayı 'süsleme' ve 'suç' kelimeleriyle anılan, 'Yapıda Süsleme Cinayettir' konferansıyla oldukça tepki toplayan, ama tüm bu baskılara karşı, düşüncelerinden ödün vermeden çalışmalarını sürdürmesiyle, çağdaş mimarlığın kurucularından biri olmuştur.

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Adolf Loos Buluşması (2018). Resim © Mimarlar Ne Der +?
Buluşmadan önce katılımcılara sunulan kaynaklar:
https://xxi.com.tr/i/bir-kultur-elestirisi-adolf-loos-mimarlik-uzerine
https://www.konseptprojeler.com/mahremiyet-ve-kamusallik-bolum-1
https://satiraralarimda.wordpress.com/2016/08/24/adolf-loos-mimarlik-uzerine/
Katılımcılar:
Esra BATTAL
Zülal YAVUZ
Elif DAĞTEKİN
Sema Zin DEMİR
Ahmet Alperen ŞENTÜRK
#mimarlarneder #adolfloos #fatihsultanmehmetüniversitesi #deneme