top of page

Herzog & De Meuron

Kurucuları Jacques Herzog ve Pierre de Meuron olan Herzog & de Meuron 1978 yılında İsviçre'nin Basel kentinde kurulmuş bir mimarlık firmasıdır. 2001 yılında Herzog & de Meuron, mimarlık alanındaki en yüksek onur olan Pritzker Ödülü'ne layık görüldü. Modernizmin geleneklerini, malzemeleri ve tekniklerin araştırılması yoluyla dönüştüren firma tasarladıkları mekanın görülebileceği, hissedilebileceği ve algılanabileceği farklı biçimleri bir araya getirmeye çalışıyor. İmgenin sadece bir yere ait küçük bir anı olarak belireceği bir mimarlık oluşturma amacıyla, parçaların bütünle kuracakları ilişkiler tasarımlarının merkezini oluşturuyor. Projelerini etkileyecek tüm öğeleri kavramak, tasarımın içine çekmek ve bir tür araştırmacı ve deneysel yaratı süreci içine katmak tasarım sürecini oluşturuyor. Örneğin, bir imgeyi oluşturan parçaların hepsini inceleyip bunları bozarak o imgeye geri dönme değil, imgenin farklı öğelerini keşfetmeyi amaçlıyorlar. Tasarladıkları Hamburg şehrinin en büyük antreposunun üzerine oturan Elbphilharmonie, bunun bir somut hali olarak karşımıza çıkıyor.Bina içinde tasarladıkları orkestra salonu; katmanları, duvarları ve tavanı ile mekansal birliği oluşturuyor. Orkestra salonu imgesi her açıdan yeniden düşünülmüş, seyirciler ve müzisyenler algısından oluşan mekansal müzik oluşturulmuş.

Elbphilharmonie © elbphilharmonie.de

Elbphilharmonie © elbphilharmonie.de

Müzisyen ve seyirci öğelerini ayrı düşünmeyen mimarlar aynı şekilde mimarlıkta da yarattıkları mekanda kullanıcı algısına çok önem vermişlerdir. Los Angeles'taki Berggruen Enstitüsü Kampüsü tasarımında, peyzajına saygı gösterme isteğine yanıt veriyor. % 90'ın üzerinde açık alan olarak korunan proje Enstitünün, özel bir eğitim forumu oluşturması amacıyla tasarlanıyor. Strüktürler üzerinde taşınan kütleler, altında karşılaşma alanlarına imkan veriyor. Profesörler ve öğrencilerin sürekli karşılaşıp tartışabileceği mekanlar senaryolaştırılıyor. Bu projede de, tasarımda mekanın algılanabilir, hissedilebilir, deneyimlenebilir biçimlerinin bir araya gelişini görüyoruz. Herzog & de Meuron tasarımlarının kullanıcıya yaşatacağı deneyimleri senaryolaştırırken aynı zamanda kullanıcı algısı tasarımlarını etkilemiştir.


Berggruen Enstitüsü ©archdaily.com

Berggruen Enstitüsü ©archdaily.com

Firma, farklı malzemeleri ve teknikleri kullanmaları ile de tanınmaktadır. Napa Vadisi'nde yaptıkları şarap evi buna iyi bir örnektir. Proje alanında iklim aşırıdır: gün boyunca çok sıcak, geceleri çok soğuk. Sıcaklıkları düzenlemek için duvarları aktive eden mimari stratejiler düşünmüşlerdir. Taşlarla dolu tel konteynırlar olan gabyon tekniğiyle, odaları gündüzleri ısıya ve geceleri soğuğa karşı yalıtan inert bir kütle oluştururlar. Gabyonlar gerektiği kadar az ya da çok doldurulur, böylece duvarların parçaları çok geçilmezken, diğerleri ışığın geçişine izin verir: gün boyunca doğal ışık odalara girer ve yapay ışık gece taşlardan sızar. Hem teknik olarak hem de tasarım anlamında imgelerin farklı özelliklerini bir araya getirerek bir bütünlük yaratmayı başarmışlardır.

Napa Valley Winery © idealog.co

Napa Valley Winery © dezeen.com

Napa Valley Winery © pinterest.com

Maltepe Üniversitesi Herzog de Meuron Buluşması (2018). Resim © Mimarlar Ne Der +?


Referans Kaynaklar:

Katılımcılar:

  • Sena Kiremitçi

  • Sibel Öksüz

  • Başak Saral

  • Melisa Elif Elme

  • Gülay Güldetkin

  • Abdullah Doğmuş

  • Melis Özaltun

  • Ayşe Didem Tekin

  • Cansu Soysal





Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page