Robert Venturi

KARMA KARIŞIK
“Ben mimarlıkta karmaşıklık ve çelişkiyi severim. Ben nesnelerin “yalın” olanından çok kırma olanını, “başına buyruk” olanından çok uzlaşanını, “dosdoğru” olanını değil çarpıtılmasını, “açıkça dile getirilenini” değil anlamı belirsiz olanını, “ilginç” olduğu kadar can sıkıcı olanını, “tasarlanmış” olandan çok alışılagelmiş olanını, dışlayandan çok uyuşanı, basit olandan çok bolca yinelenmiş olanını, yenilikçi olanını olduğu kadar eskil olanını, doğrudan ve açık olanından çok aykırı ve belirsiz olanını severim."
1925’de Philadelphia’da doğan İtalyan kökenli Robert Venturi, mimarlığın yapma pratiğinden daha çok söylem üretme üzerine çalışmalar yapmıştır ve mimari tasarım alanından çok teorik alanda etkili olmuştur. Modern mimarlığın ürettiği yalın, pür mimarlığa karşı tutumuyla bildiğimiz Venturi’nin Post-modern mimarlığın en önemli figürünü olduğunu söylemek herhalde ki yanlış olmayacaktır. Venturi’nin iki kitabı; “Las Vegas’ın Öğrettikleri” ve “Mimarlıkta Karmaşıklık ve Çelişki” birer manifesto gibi, yazıldığı döneme tam anlamıyla muhalif, post-modern mimarlıkla özdeşleşmiş iki yapıttır.
Günlük yaşantıda bir karmaşıklık varsa, basitleştirilmedir, eğer bir çelişki varsa ortadan kaldırılmalıdır ve müphem bir durumun kesinleşmesi gerekir diye düşünürüz. Doğal olarak bu düşüncemizi mimarlık yapma eylemimize de yansıtıyoruz. Ne kadar sade, ne kadar kolay yoldan çözülebilmişse o denli başarılı çözümlenmiş planlar olarak bakarız yapılara. Bunların aksine genel olarak olumsuz anlamlar yüklediğimiz karmaşıklık ve çelişki kavramını, Venturi mimarlığın doğasını anlamanın bir yolu olarak görmüştür. “Yaşamın canlı karışıklığını apaçık bir bütünlüğe yeğlerim. Birinden biri değil her ikisini birden, beyazı veya siyahı değil, beyazı ve siyahı birlikte, bazen de griyi yeğlerim.” (Venturi, 1992: 17) sözleriyle mimarlığın donuk değil canlı olduğunu, içerisinde çoğulculuğu barındırdığını, anlam açıklığından çok anlam zenginliği yönünü vurgulamıştır. Mies Van der Rohe’nin “Less is more (az, çoktur)” söylemi, bu perspektifte baktığımızda bütünü basitleştirme amacıyla bizi ya o ya bu olarak birinden birini seçmek zorunda bırakan, içeren değil dışlayan, kısıtlayıcı bir mimarlığa yol açar. Robert Venturi de “Bağıran bir basitlikten tatsız bir mimarlık doğuyor.” diyerek modern mimarlığın mottosu haline gelen bu söyleme karşılık “Less is a bore (az, sıkıcıdır)” söylemini ortaya atmıştır.

Vanna Venturi Evi, Resim©UPen - Evin güneydoğu görünüşü, Resim©Smallbones - İç mekan, Resim©Steven Goldblatt
1964 yılında annesi için tasarladığı Vanna Venturi Evi, çocukken aklımızda oluşan ev imgesiyle birebir örtüşen bir görünüme sahip. Yapı elemanlarının ölçekleriyle ve simetrisiyle oynayarak yeni bir dil oluşturmuştur. Cephede tıpkı kemerli anıtsal giriş kapılarını andıran bağlamından koparılmış bir kemer izi yer alır. Bunun gibi tipik mimari semboller kullanarak tarihsel referanslar verir. Bu sayede semboller birbiriyle çelişkili bir durum açığa çıkarır. Böylece bina tekil, yalın, basitleştirilmiş bir öze sahip olmaz. Kitaplarında da çokça değindiği “hem o hem bu” olgusu gibi çoğulcudur. Bir diğer tarihsel atıfta bulunduğu sembol de merdivendir. Klasik mimari yapılarda görmeye alıştığımız ihtişamı simgeleyen zemine doğru genişleyen merdivenlerin aksine burada zemine doğru daralan bir merdiven tasarlamış. Bunu yaparak merdiveni görkemli algısından koparıp gösterişsiz ve karışık olduğu mesajını vermek istemiştir. Her ne kadar kendini post-modern olarak tanımlamasa da klasik ile moderni, düzen ile düzensizliği, tasarlanmış olan ile tesadüfi olanı aynı anda içeren Vanna Venturi Evi, post-modern mimarlık görüşünün simgesi olmuştur.

Ördek vs. Süslenmiş Baraka, Resim © Venturi, Scott Brown and Izenour
Venturi Las Vegas’ın Öğrettikleri’nde, iki farklı yaklaşıma değinmektedir. Bunlardan birincisi yapının fonksiyonunu dışarıdan “doğrudan” okuyabildiğimiz bir forma sahip olan örneklerdir, Venturi bunları ‘’ördekler (ducks)’’ olarak tanımlamaktadır. Diğeri ise, yapının işlevini vurgulayan bir cepheyle giydirilmesidir ve buna da ‘’süslenmiş baraka (decorated shed)’’ adını vermektedir. Böylelikle modern mimarlıktaki karar verici tekil öznenin yerine, kararları veren artık müşteridir, toplumdur. Venturi bu görüşünü Las Vegas şehri üzerinden anlatır. Simgeler, ışıklı tabelalar, reklam panoları kentlerdeki yadsıdığımız, görmezden geldiğimiz gerçekler. Venturi’ye göre, mimarların Las Vegas’tan öğreneceği çok şey vardır; çünkü insanlar bu kenti sevmektedirler. Lakin dünyayı koca bir Disneyland olarak kurgulamak, savunduğunun aksine bize görüntüsel olarak ne kadar karmaşık ve çelişkili gelse da içerik olarak o denli boş ve düz anlamlılık sunar.
Tüm bu yorumların üzerine Venturi’nin yapılarla toplumu değiştireceğini iddia eden modern mimarlığın destansı mimarlık anlayışının yerine sıradan olanı ve toplumun istekleri yönünde tasarım yapmayı tercih eden bir mimar olduğunu söyleyebiliriz. Peki bu durumda mimarın rolü nedir? Bu pratiğinin içerisinde mimar özne midir? Mimar, kendini nasıl gerçekleştirir?

Gebze Teknik Üniversitesi Robert Venturi Buluşması (2018) ©gtumimarlarneder
Buluşmadan önce katılımcılara sunulan referans kaynaklar:
http://www.mimdap.org/?p=204023
https://www.archdaily.com/62743/ad-classics-vanna-venturi-house-robert-venturi
http://anibal.gyte.edu.tr/hebe/AblDrive/73746022/w/Storage/326_2010_2_322_73746022/Homeworks/venturi-hem-o-hem-bu.pdf
http://v3.arkitera.com/h49019- Şasirtici-ama-halen-las-vegastan-alabilecegimiz-dersler-var.html
https://99percentinvisible.org/article/lessons-sin-city-architecture-ducks-versus-decorated-sheds/
Katılımcılar:
Ali TIKNAZOĞLU
Gamze SARI
Gizem ALİÇAY
Hasret Gül ATMACA
İpek ARK
Tugay YILMAZ