Ken Yeang

Ken Yeang ekolojiyi mimarlıkla ele alabilen ve bunu tasarım kriteri olarak gören mimarlarımızdan. Ekolojinin Ken Yeang için önemini bir röportajında kendisi şu sözüyle dile getirmiştir: ''Ben öncelikle ekolojist, sonra mimarım.'' Ken Yeang, günümüz mimarlık yaklaşımlarının doğaya ve çevreye olan umursamaz tavrının bizi bir süre sonra aşılması güç durumlara sürükleyeceğini ve mimaride ekolojik yaklaşımın bir tavırdan ziyade bir zorundalık halini alacağını düşündürmektedir.
Yapılarıyla günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilmekle birlikte bağlamı da içine alan gökdelenleriyle ‘’biyoiklimsel gökdelenlerin babası’’ olarak tanınmaktadır. Gökdelenleri inşa etmeyi yıllar içinde sadece yaparak bir anlamda deneme-yanılma şeklinde öğrendiğimizi fark ettim. İşin içine girdikçe gördüm ki yeni gökdelenleri hala ilk yapılan örnekler gibi inşa ediyoruz. Bir başka deyişle çok basite indirgeyerek benzer katların üst üste yapılarak yükseldiği bir yapım şekli. Çalışmalarımın başında gökdelenin benim için ne anlam ifade ettiğini anlamaya çalıştım. Daha sonra fark ettim ki gökdelenler aslında çok yoğun yapılar ve herhangi bir konvansiyonel yapı gerçekleştirir gibi inşa edilemez. Yapmamız gereken bir anlamda dikey olarak tarif edilen bir kentsel tasarım. Zemine yatay olarak yayılan her şeyi yukarı doğru yeniden yaratmaya çalışmalıyız diye düşünmeye başladım; gökyüzü bahçeleri, yapı bünyesinde peyzajlar, plazalar gibi yukarı doğru uzayan bir kent tasarımı. ''Çağın ihtiyaçlarına olabildiğince karşılık vermeye çalışan ve doğal çevreye olan saygısını mimari yaklaşımın bir parçası haline getirmek için uğraşan ekolojist mimar. Ken Yeang bir başka sohbetinde gökdelenleri dansla bağdaştırarak şöyle ifade etmiştir: ''Benim yaptığım da budur, yatay arzuların dikey de ifade edilmesi.''
Şehir merkezinde yapılan yapılarda toprak dokusunun artık doğallığını yitirmiş olması onu tamir etmeye yönelik yaklaşımları doğurur buda ekolojinin doğayı tamir etmek kısmında ele alınır sanırım. Bu tür alanlarda öncelikli olarak iklimin ön plana alınmasıyla birlikte üretken bir yapı (suyun geri dönüşümü, güneş panelleri, havalandırma sistemi kararları vs.)elde etmek hedeflenmelidir.
Yapı tasarımına yaklaşımı, bir sistemin oluşmasıyla birlikte kısmen bir habitatın meydana getiriliyor oluşu şeklinde ele alınmadır çünkü tasarımlarımızın odağında tek tür canlı kullanıcısı bulunmakla birlikte farklı türleri barındırmaktadır.
Son olarakta ekolojik yapılar günümüz mimarlığında son yıllarda farkedilmeye ve hak etiği değeri görmeye baslamıştır. Ekolojik yapıların ilerlemesinin, farkedilmesinin, istenilmesinin ise göze hitap eden yani güzel yapılar yapılarak olacağını açıklamıştır.

Menara Mesinigia @izmimod.org Editt Kulesi Projesi @izmimod.org

Mimarlar Ne Der ? Çukurova Üniversitesi Ken Yeang Bulusması (2018). Resim © Mimarlar Ne Der ?
Katılımcılara buluşmadan önce sunulan kaynaklar:
https://www.hamzahyeang.com/
https://www.hamzahyeang.com/echo-architects-malaysia-projects/
https://www.youtube.com/watch?v=e1YA2srMCcA
https://www.archdaily.com/774098/ad-classics-menara-mesiniaga-t-r-hamzah-and-yeang-sdn-bhd
https://www.architecture.org.au/news/enews/354-ken-yeang-and-bioclimatic-architecture
https://archnet.org/authorities/380
http://www.yapi.com.tr/haberler/yesil-gokdelenin-mucidi-ken-yeang_96085.html
https://www.yemkitabevi.com/eco-skyscrapers-2
Katılımcılar:
İrem Kaya
Candost Kağa
Hacer Öztürk
Çağrı Sarıkoyuncu
Seda Tuzcu
Büşra Söylemez
Hilal Avaoğlu
Sena Koçoğlu
Çağrı Kılınç
Ahmet Kaplan
İrem İldeniz
Beste Süle
Ceyda Yaşın
Başak Yıldız
Beyza Bilir
Begüm Karaali
Simay Ortaçbayram
Ümmügülsüm Şahin
Merve Dirlik
Ekin Akın
Hüseyin Tekas
Ali Sakar
Derya Kaya
Gözde Tombul
Hüriye Ürkmez
Zeynep Ünal