Jørn Utzon

KÖKLERİ KÜLTÜRE UZANAN MİMAR JØRN UTZON
“Aalborg'daki tersanede ve daha sonra Elsinore'de evdeyim. Sık sık iskelede durdum ve insanların ve araçların bu kadar güçlü çelik ve demiri bile nasıl kıstırdığını gördüm. Bir mimar olarak bu anılar bana hiçbir şeyin imkansız olmadığını hatırlattı.”
Jørn Utzon
Kültürel gelişimin ivme kazandığı ve yükselen yaşam standardının oluştuğu 1950’li yıllarda, yatırımların kültürel alanlara yönelimiyle dünya yeni bir ikonik yapıya sahip olur. Sydney’in görsellik sembolü olarak ifade edilen Opera Binası’nın arkasında Utzon’un geçmişi ve kültür birikimi yatar. Yaratıcılığa ve teknik konularda incelemeler yapmaya Utzon, tersane müdürü olan babasının yanında gemi üretimiyle ilgili planlar çizerek ve maketler yaparak başlar. Gençliğinin ilk yıllarındaki bu uğraşlarından da heykele olan ilgisi anlaşılır ancak deneyimlerinin yanında, Fas, Meksika, Çin, Japonya ve Hindistan gibi birçok farklı kültürle ilgili gözlemleri sonucunda edindiği bir bilgi birikimi de var. Tasarımlarında da bu kültürlerdeki doğayla ilişkisi ve yerleşimine dikkat eder.
Utzon mimarlığının tasarım sınırlarını, mimarın yapılarını bütüncül bir yaklaşımla ele alıp gizli kalmış fikirlerin ortaya çıkışını incelemek gerekir. Danimarka'da doğan Jørn Utzon’un Güzel Sanatlar Akademisi'nde Steen Eiler Rasmussen’den aldığı derslerden sonra İsveç'te Gunnar Asplund ve Finlandiya'da Alvar Aalto ile çalışırken onları İskandinav üstatları olarak görüyor ve etkilerinde kalışını şöyle ifade ediyor: “İsveç'te Asplund ve Finlandiya'daki Aalto, saf işlevselciliğin ötesinde bir şeye sahiptir. Bazen manevi bir üst yapı olarak adlandırdığım şeyi gösterirler. Şiir denir. Bu üstyapı her evin, evin içindeki hayatı tam olarak yansıtmasını sağlıyor. ”

Utzon House, Hellebæk, Fotoğraf © Guide to Utzon Middelboe House, Holte, Fotoğraf © Guide to Utzon
İlk projesi, 1952’de kendisi için ormanın kenarında tasarladığı Utzon Evi olur. İnşaat süreci boyunca tasarımı yeniden şekillenir. Kültüre bağlı kalma çabaları ve gençliğinden beri devam eden doğa, deniz, ışık ilgisi nedeniyle olsa gerek bu yapısını da 1953’te inşa edilen Middelboe Evi’ni de uzun ve dar olarak tasarlar. Yapıda cam cepheler kullanması veya prekast beton kirişlerle ve sütunlar üzerinde yapıyı kaldırmasıyla Le Corbusier etkisinde kaldığı belli. İç ve dış mekanlarda sarı tuğla, çam ağacı, karaçam boyalı ahşabı tercih edişi, 1971’de yazlık ev olarak inşa ettiği Can Lis Evi’nde geleneksel Mayorka malzemeleri, yerel kumtaşları kullanışı yerel ve kültürele olan ilgisini vurgular.

Utzon House, Hellebæk, Fotoğraf © Guide to Utzon Can Lis House, Fotoğraf © Divisare
Utzon’un en ünlü projesi olan Sydney Opera Binası’nın yarışma ve inşa sürecinde aynı zamanda Kingo ve Fredensborg evlerini tasarlar. Danimarka’da bulunan avlulu konut komplekslerinin Sydney Opera Binası’yla hiçbir benzerlikleri yoktur. Yarışmaya katılan Utzon’un projesini, yarışmada jüri üyesi olan Eero Saarinen destekler ve bu projenin birinci olması için herkesi ikna eder. Utzon’un opera vizyonunda çok heyecanlanan Saarinen için Roche, “Olasıdır ki Eero’nun o tarihlerde üzerinde çalıştığı TWA Terminali binası tasarımının gelişmesinde Utzon’un opera binası formu önerisinin etkileri olmuştur” şeklinde açıklamada bulunur.

Kingo Houses, Helsingor, Fotoğraf ©researchgate Fredensborg Houses, Fotoğraf © Utzon Associates
Liman üzerinde siluetiyle dikkat çeken kıvrımlı çatı kabukları, beyaz ve mat çinilerle kaplanmış prekast beton kirişlerinin desteklediği prekast beton panellerden oluşur. Temel olarak kabukların altında düzenlenmiş bir tiyatro kompleksi ve salonlardan oluşan yapının, tasarımının çıkış noktasını Utzon şöyle açıklıyor: “Ana fikir, platformun bir bıçak gibi birincil ve ikincil işlevleri ayırmasıydı. Platformun üzerinde izleyiciler tamamlanmış bir sanat eserini seyrederlerken, platformun altında bu eser için gerekli tüm hazırlıklar yürütülüyordu”.

Sydney Opera House, Fotoğraf © Sydney Opera House Sydney Opera House, Fotoğraf © NSW State Archives
Sydney ve Utzon için önemli bir yere sahip olan şehrin simgesi Opera Binası’nın inşası sırasında, kabukların uygulamada zorluğu, inşaat maliyetlerinin artışı gibi sıkıntılar yaşanır. Gelen yoğun eleştiriler ve baskılarla Utzon’un istifa etmek zorunda kalışı ve yapının iç tasarımının başka bir ekibe yaptırılışı ne kadar doğrudur peki?
Bagsvǽrd Kilisesi’nde tapınak bölümünün tavanını oluşturan ve gökyüzünde hareket eden bulutlara gönderme yapan heykelimsi beton kıvrımlar, yarattıkları ışık etkileriyle bu kutsal mekanın daha yoğun olarak hissedilmesini sağlar. Önemli bir yapı olmasına rağmen ne yazık ki Sydney Opera Binası gölgesinde kalarak gereken değeri göremiyor.

Gebze Teknik Üniversitesi Jørn Utzon Buluşması (2018). Mimarlar Ne Der +?
Buluşmadan önce katılımcılara sunulan kaynaklar:
https://youtu.be/Cm7MtmjsVls
http://www.mimdap.org/?p=214040
http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=7&RecID=137
http://www.mimdap.org/?p=12412
http://www.arkitera.com/haber/12726/2003-pritzker-mimarlik-odulunu-danimarkali-mimar-jorn-utzon-aldi
http://www.getty.edu/foundation/pdfs/kim/sydney_final_report.pdf
Katılımcılar:
Kübra Mutlu
Tugay Yılmaz
Hasret Gül Atmaca
Simden Günaçtı
Yakup Kadir Can Keleş
Ali Tıknazoğlu
İpek Aslı Ark
Hafize Daştan
Melih Emre Güleç
Bilge Bahar Saatçi
Şeyma Korkmaz
Kübra Burak
Havvanur Tanrıkol
Ali Rıza Bayrak
Gizem Aliçay
#jornutzon #mndedu #mnd #mndedu #gebzetekniküniversitesi #gamzesarı