Cengiz Bektaş

Cengiz Bektaş ve Öz Yönetim İşliği

Yaptıkları ve söyledikleriyle ilklere imza atan Cengiz Bektaş, 1934'te Denizli'de dünyaya geldi. Mimarlıkta çağdaşlarından farklı bir konumda olmasına, büyüdüğü yerin ve lisede katıldığı izciliğin büyük katkısı oldu. İzcilikteki doğayla bütünleşme geleneği, onun doğacı olmasına büyük katkı sağlamıştır. Zira Mimar Sinan Büyük Ödülü'nü alırken söylediği söz çok iddialıdır. "Ben 60 yıllık mimarlık hayatımda en ufak bir ağacı dahi kesmedim." der o ödülü alırken. Gerçi hiç ağaç kesmemek ne kadar doğru tartışılır, zira ağaç kesmemek için yapılanların maliyeti ve onu korumak için kullanılan malzeme doğaya daha çok zarar verebilir.
Büyüdüğü yer olan Denizli'deki samimi mahalle kültürünü özümseyen Bektaş'ın, mimarlık ofisinde de bu ortamı sağlamak adına "öz yönetim işliği"ni kurduğunu söylesek yanlış olmaz. Bu ofis, kendi deyimiyle " tam demokrasi ve biraz da sosyalizm" üzerine kurulmuş bir mimarlık ofisidir. Mimarlık ofisinde bir patron olması yerine eşit haklara sahip bireylerin olması gerektiğini savunan Bektaş, kurduğu işliği 6 yıl çok verimli bir şekilde sürdürdü. Ofis çalışanlarının bir bütün halinde kaynaşmalarını, ortak kararlar almalarını, eşit haklara sahip olmalarını, aralarında ortak bir dilin oluşmasını ve aynı maaşı almalarını sağlayan bir mimarlık ofisinin yönetim anlayışıdır Cengiz Bektaş öz yönetim işliği. Bektaş çalışanların işlikteki herşeyden haberdar olması, her konuda karar verebilmesi ve eleştiride bulunması için çizilen farklı projelerin sırasıyla herkes tarafından çizilmesini sağlıyordu. Lakin çok zor ve uğraştırıcı olan bu çalışma şeklinin çalışanlar tarafından beğenildiğini söylemek çok zor.
Öte yandan Cengiz Bektaş'ın genel anlamda bozuk olan düzenin de çözümü için öz yönetim işliğini kurduğu söylenebilir. Lakin mimarlık camiasında bozuk olan birtakım şeylerin düzeltilmesi için işe evvela mimarların yetiştiği yer olan üniversiteden başlanılması gerekirken Bektaş böyle bir şey yapmıyor. Bunun yapmamasının sebebi olarak net bir açıklama getiremiyor lakin üniversitede kendi düşüncelerini gerçekleştireceği özgür bir ortam bulamadığı için, bozuk olan düzenin çözümüne üniversiteden başlamak yerine kendi ofisinden başladığı söylenebilir. Üniversiteleri tamamen günah keçisine döndürmek de pek mantıklı değil, çünkü üniversite öncesi 12 yıllık eğitim hayatımız boyunca bizlerin devamlı olarak alışageldiğimiz bireysel çalışma sisteminin değişmesi ve bizlere grup çalışmasını kazandırmak adına üniversitelerde yapılan çalışmalar yadsınamaz Bu grup çalışmaları Cengiz Bektaş'ın benimsediği öz yönetim işliği anlayışına destek veren bir sistemdir. Öte yandan üniversitelerdeki hocaların bizlere sürekli sevmediğimiz eleştiriler yöneltmesi, bizleri aslında iş hayatına hazırlıyor. Ancak bu eleştiriler kimi zaman tasarıma dair bakış açısını kısıtlayabilmekte, hocamızın bakış açısına daha yakın tasarımlar yapmamıza sebep olmaktadır. Cengiz Bektaş üniversitelerden farklı olarak kendi ofisinde herkesin gerek tasarımda gerekse uygulama alanında söz sahibi olduğu bir yönetim anlayışına sahip. Bununla beraber eğer işlikte bir kişi dahi projeye yönelik verilecek karara karşı çıkarsa o kararı uygulamamayı ilke edinmiş bir anlayışın doğruluğu tartışılır.
1980-1984 yılları arasında işlikte çalışan Nevzat Sayın ofisteki çalışma hayatı için "Benim için tam bir usta çırak ilişkisiydi bu, dolayısıyla hayranlıkla ağzının içine bakıyor ve ne diyeceğini bekliyorsunuz. Bu esnada zihninizde çalışıyor ve kritik ediyorsunuz. Ben meraklısı olduğum konularda dahi onu dinledikçe ne kadar az bilgim olduğunu anlıyordum ve bu işlere de yansıyordu. Bektaş, "Ben patron değilim." derdi hep, ama gerçekten de değildi. Patron olmamasına rağmen liderdi ve bu benim talep ettiğim birşeydi, farklı bir düşünceye açıktı. Bektaş'ın bizimle olan ilişkisi, bizim kendi aramızda da geçerliydi. Ofiste oturma düzenimiz birbirimizi görebileceğimiz ve başkası yanımıza geldiğinde onu kabul edebileceğimiz 4 kişilik bir masa şeklindeydi. Ben bu damardan gelen epeyce şeyi kendi hayatımda da uyguluyorum. " diyor. Nevzat Sayın'ın bu cümlelerine bakılacak olursa öz yönetim işliğinin bir okul gibi işlediği anlaşılır. Cengiz Bektaş'ın da eşitler arasında en eşit olması ve patron değil ama lider olmasında; kişiliğinin, bilgi ve donanımının etkisi yadsınamaz. Bu konuda Hasan Üthin Han'ın işlik hakkındaki değerlendirmesi de bunu göstermektedir. Hasan Üthin Han tarafından yapılan değerlendirme "Her ne kadar işlik eşitler arası ortaklık olsa da Cengiz Bektaş açıkça lider konumunda, cazibeli ve canlı bir kişiliği var. Etrafına sıcaklık ve güven yayıyor. Kendisi etrafta olduğunda daha sessiz olan grup üyeleri, zaman zaman etki altında kalıyor gibi görünseler de kendisine açıkça hayranlık ve yakınlıkla itibar ediyorlar." şeklindedir.
Cengiz Bektaş, kurduğu bu öz yönetim için yeterli alt yapının olmadığını bildiği halde kuruyor, çünkü her ne kadar ortam müsait olmasa da denemeye değer birşey olarak görüyor. Ancak öz yönetim işliği çalışanları birtakım anlaşmazlıklar ve evlenenler sebebiyle daha sonra dağılıyor. Cengiz Bektaş, şu an İstanbul-Kuzguncuk'taki ofisinde mimarlık mesleğine devam etmektedir.
Katılımcılara Buluşmadan Önce Sunulan Kaynaklar
Bektaş ile özyönetim anlayışı üzerine yapılan şöyleşi videosu
Bektaşın çevreci kişiliğine de değinen 30 dakikalık tv programı
Katılımcılar
Yusuf Mavuş
Mine Batal
Gülendam Ulusoy
Melek Gizem Çataroğlu
Zehra Nur Soydabaş
Hatice Kalenci
Hüseyin Erdoğan
Gülcan Erdemoğlu
Engin Çoşkun
Tülay Çay
Dilara Birsen
Tolga Şişmanlar