Takaharu Tezuka
İnsan, Yaşam ve Mimarlık

Çok basit düşünecek olursak, mimarlığı insanlara fiziksel mekan ihtiyaçlarını sunan bir alan olarak görebiliriz. Dolayısıyla insandaki tüm değişimler, gelişimler onun mekan ihtiyaçlarını da değiştirir ve zamanla daha karmaşık hale getirir. İnsan isteklerinin ihtiyaçtan çok daha fazla olduğunu da düşünecek olursak zamanla salt tüketim aracına döner mimarlık. Bu da mimarlığın düşünsel boyutunu ortaya çıkarır. Dolayısıyla her mimar inşa etmesi gereken yapıtı derinlemesine ele alır. Buna hangi açıdan nasıl yaklaşması gerektiğini düşünür. Neleri ön planda tutması gerektiği neleri arka plana atması gerektiğini çok iyi bir şekilde hesaplaması gerekir. Ben de bu yazıda Takaharu Tezuka’nın mimarlığı ne olarak gördüğünü, nasıl düşündüğünü ele almaya çalışacağım.
Tezuka, hayatın nasıl olması gerektiği ve insanların nasıl yaşaması gerektiği konusunda fikirleri çok düşündüğünü belirttiği Rogers’dan çok etkilendiğini belirtir. Bu da onun tasarımını, insan ve hayat odaklı yaptığını gösterir. Fuji Anaokulu’nu bunun için çok güzel bir örnek olarak gösterebiliriz. Burada ana kullanıcı olan çocukları çok iyi incelediğini görebiliriz. Kendisi Ted konuşmasında şundan bahseder: “ Eğer anne babaysanız şunu iyi bilirsiniz. Çocuklar hareket ederken hep daire oluşturmaya meyillidirler. Onları kısıtlamayalım. Nasıl olsa daire oluşturup başladıkları yere geri dönerler.” Kendi formunu çocukların davranış şeklinden alan bir bina kısacası. Sadece bununla kalınmıyor. En büyük ölçekten en küçük detaya kadar hep kullanıcı düşünülmüş. Sınıflar arasında da belli sınırlar konulmamış ki çocukları sessiz bir ortamda kendilerini yalnız hissettirmektense arka plan gürültüsü ile dolu açık ortamların çocukları sosyalleşmeye teşvik etmesi tercih edilmiştir. Bahçe ve sınıflar arasında da şeffaf cepheyle onların doğal çevrenin bir parçası olarak görülmesi de ayrı bir detay. Yani anlayacağımız, Fuji Anaokulu basit bir forma sahip yapı ama aynı zamanda bir araya getirilen birçok fikirden oluşan bir katmandır.

Takaharu Tezuka Fuji Anaokulu (2007). Resim © Katsuhisa Kida
Burada fikirlerden oluşan bir yapının riskleri var mıdır sorusu karşımıza çıkar. Aslında buradaki risk fikirlerin ne ölçüde ele alınması gerektiğini önemli kılan noktadır. Tezuka bu anaokulunda çocukların özgürlüğünü sınırları kaldırarak yapmak istese de aslında bunu yaparken bunun için de tanım (sınırlama) getirmiştir. Çünkü hiçbir sınırlamanın olmadığı yerin bir noktadan sonra taşıdığı riskler vardır. Yapının dairesel formu çocuğun istediği kadar koşmasını sağlasa da içe dönük olması dikkat çeker. Buradaki sınırlama yapının kentle arasındaki sınırlamadır. Dışa kapalılığıdır. Bu da çocukları, yapının dışından gelen risklerden korur.

Takaharu Tezuka Fuji Anaokulu (2007). Resim © Katsuhisa Kida
Sora no Mori Kliniği de bize mimarlığın insan hayatı bakımından bir başka boyutunu düşündürüyor. Burada kadınlar için tasarlanan kliniğin her detayında kadın ve toprak, doğurganlık düşünceleri üzerinde durulduğunu görebiliriz. Bu mekandaki kadınların gebelik başarı oranının, ortalamadan çok daha yüksek olması bu yapının ne kadar başarılı yapıldığını gösterir bize. Ancak burada benim en çok dikkatimi çeken nokta şu oldu. Tedavi sürelerinin uzun olmasından dolayı, kadınların aileleriyle birlikte kalabilecekleri -başka bir deyişle kendilerini evlerinde hissetmeleri için- bazı eklerin yapıya eklenmesidir. Bu da günümüzde sağlık ve topluluk yapılarında toplumun farklı kesimlerinin birbirlerinden koparılmasını (huzurevleri-çocuk, yetişkin ve yaşlıların ayrışması; kampüslerde tek tip insan görme, hastanelerdeki çeşitli hastalık kliniklerinin birbirlerinde tamamen izole edilmesi gibi) sorgulattı bana. Tabiki bu kendi içerisinde özelleşmeler bazı ihtiyaçlardan dolayı ortaya çıkmıştır. Ancak bunun ne ölçüde olması da önemli. Çünkü bu kopukluklar toplumu bir yerden sonra negatif etkilemeye başlar. Bu yüzden bunların bir araya geldiği ortak mekanlarda tasarlanmalı tıpkı Tezuka’nın kliniğindeki gibi.

Sora no Mori Klinigi (2014). Resim © Katsuhisa Kida
“Mimarlık, insan ve yaşam stilleriyle ilgilidir.” der Tezuka. Dolayısıyla mimar sadece yapıyı değil insanı ve yaşamı da tasarlar. Bu yüzden Tezuka’nın yapıları sadece istenilene cevap veren yapılar değil aynı zamanda yapının ihtiyaçları derinlemesine incelenmiştir ve yapının kendisi bir eğitim aracına dönüşmüştür.

Mimarlar Ne Der +? İTÜ Takaharu Tezuka Bulusması (2017). Resim © Mimarlar Ne Der +?
Katılımcılara buluşmadan önce sunulan kaynaklar:
http://www.mimarizm.com/haberler/mimarlik-insan-ve-yasam-stilleri-ile-ilgilidir_116761
http://www.arkitera.com/haber/29102/tsunamide-hasar-gormus-sedir-agaclarindan-anaokulu
http://www.arkitera.com/haber/1412/agacin-cevresinde-oyun-alani
Katılımcılar:
Hatice Koç
Ali Furkan Kiracı
Ekin Sıla Şahin
Burcu Meral
Şule Karabıyıkoğlu
Müjgan Şeyma Bayram
Asiye Merve Yükselen
Sabit Engin